
Pandemi sonrası küresel piyasaları kasıp kavuran resesyon ve enflasyonist ortamın 2023 itibariyle yavaş yavaş da olsa rayına oturtulması beklenirken henüz yılın ilk çeyreği dolmadan bankacılık krizi patlak verdi.
ABD’nin Silikon Vadisi, malum teknoloji yatırımları için can damarı niteliğinde. Dolayısıyla buradaki bir kaos, teknoloji yatırımlarını ve ekonominin genelini ciddi manada sekteye uğratabiliyor. Son bankacılık krizinin kısa vadedeki etkileri de bunu gösterdi.
Devletin vadideki en önemli ortağı olduğunu öğrendiğimiz SVB adlı bankanın iflası sonrasında Signature Bank’ın da zincire eklenen halka olması, deprem etkisi oluşturdu. Faiz artırımı riske giren ABD Merkez Bankası Fed de tüm mevduatlara koruma sağladığı açıklamasıyla paniği azaltmaya çalıştı. Faizlerin hiç olmadığı kadar yükselmesi, Risk Sermayesi desteğini eritince teknoloji şirketleri de mevduatlarını hızla çekmeye başladı. Ellerindeki tahvilleri zararına satmaya başlayan bu bankaların ‘sermaye artırımı yapılacağı’ açıklaması da iflas bayrağının göndere çekilmesini beraberinde getirdi.
ABD’de krizin derinleşmemesi yolunda önemli adımlar atılırken bu kez yaşlı kıta Avrupa’da tehlike çanları acı acı çalmaya başladı. Zararını artık telafi edemeyen ve hatta İsviçre Merkez Bankası’ndan yardım isteyen İsviçre’nin en büyük 2. bankası Credit Suisse’in içine düştüğü açmaz, kısa vadede toparlansa da etkileri büyük olacak. Hisseleri önce çakılan ve sonrasında Merkez Bankası’nın likidite kartını masaya sürmesiyle yükselişe geçen bankaya güveni yeniden eski seviyelere getirmek pek kolay olmayacak.
ABD’deki kıvılcımların yol açtığı yangının boyutları henüz net olarak tahmin edilemese de bankacılık sektörüne yönelik güven krizi, Avrupa’da çok daha baskın hissedilebilir. Ekonomik ve yapısal sorunlarla boğuşan Avrupa ülkelerindei finansal krizin derinleşmesi muhtemel.
Ukrayna Savaşı’ndan bu yan en büyük ekonomik açmazın bankacılık sektörüne karşı güven bunalımına yol açması sonrası finansal istikrarın sağlanması için daha öngörülebilir kriz planları oluşturulmalı. Yatırımcının altın gibi güvenli limanlara yönelmesine neden olan gelişmeler, 2023 yılında küresel finansal sistemin ciddi bir sınavdan geçeceğini gösteriyor. Şimdilik ülkemiz için risk unsuru öngörülmüyor. Ancak bankacılık sisteminin tepeden tırnağa bir nevi chehk-up’a tutulması faydalı olacaktır. Zira etkili bir denetim ve kontrol sistemi, krizlerin öngörülmesinde etkili olur.