
Ülke genelinde seçim atmosferinin iyiden iyiye kendini hissettirdiği bir dönemde Türkiye’nin en güçlü ticaret ve sanayi odası olan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın 1 Ekim’de başlayacak seçim süreci öncesi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay; şehrin ekonomik gelişimine yön verecek vizyonu çizdi. Yeni mottolar ‘Kendine İnan, Ülkene Güven’ ve ‘Bursa’ya Değer’ önümüzdeki döneme fazlasıyla damgasını vuracak gibi.
Salona sığmayan bin 500’e yakın davetlinin; etkili sunumu, konulara ve sahneye hâkimiyeti ile pür dikkat dinlediği Başkan İbrahim Burkay, temelde alışılagelmiş üretim sisteminin artık hatalar verdiğini ve geleceğe dair umut vaat etmediğini söyledi. Uzun süredir üzerinde durduğu ‘orta gelir ihracat tuzağı’ söyleminin bir kez daha altını çizdi. Türkiye ekonomisinin dünyaya açılan kapısı konumundaki Bursa’nın 16 milyar dolarlık ihracat eşiğine takılıp kaldığını dile getirdi.
Kapasite kullanım oranları yüzde 80’lere ulaşmasına rağmen ‘orta gelir sendromu’ gibi ‘orta ihracat tuzağı’na takılıp kalmış olan Bursa’nın sınıf atlaması için yeni yatırım alanlarına ihtiyacı var. Bugün 2 bin kişinin aktif olarak çalıştığı ve hızla yükselen TEKNOSAB, işte o makro planlar arasında en önemli rollerden birini üstleniyor bu anlamda. 4 yılda bu denli hızlı bir ilerlemeye daha önce ülkemiz şahit olmadı. Ki dünya genelinde de pek örneği yok. En rekabetçi endüstri bölgelerinden biri olması hedeflenen bölgede fabrikaların inşası süratle devam ediyor. Bittiğinde 3 gigavat güneş enerjisi santrali ile de ülke ekonomisi için çok önemli bir rol model olacak, Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi sistemi kurulacak.
Başkan Burkay’ın önemli vurguları arasında yine yüksek teknoloji odaklı dönüşüm vardı. TEKNOSAB, ULUTEK Teknopark ve Bursa Uludağ Teknoloji Transfer Ofisi gibi odaklar, işte bu dönüşümde önümüzdeki dönemde daha da kritik roller üstlenecek. Orta yüksek teknolojili üretimde payı yüzde 52 olan ve en çok Ar-Ge merkezinin yer aldığı Bursa’nın bu alanda sağlam atılımlar ihtiyacı var. Tarımdan sanayi toplumuna geçmek kadar bunu dengeleri bozmadan sürdürülebilir hale getirmek de önemli. Bu noktada sanayi kimliğiyle öne çıktığı düşünülen ancak düzensiz yapılaşma nedeniyle içinde yer aldığı pastalardan hak ettiği dilimleri alamayan Bursa’nın yüksek teknolojik dönüşümü başarması gerekiyor. Zira Burkay’ın dikkati çektiği gibi Bursa’nın ihracattaki irtifa kaybı artabilir. En çok ihracat yapan iller sıralamasında bırakın ikinciliği zaman zaman 4’üncülüğe kadar gerileyen Bursa, vizyoner adımlar atılmazsa sıradan bir sanayi kenti kimliğiyle yüzleşebilir. Orta ihracat tuzağından daha büyük bir tuzak ufukta görünebilir!
“Böyle giderse 10-15 yıl içerisinde ilk 10 şehir arasına girdiğimizde mutlu olacağız!” diyerek çok önemli bir uyarı yapan Burkay, bu tarihi sorumluluğun yerine getirilmesi için tek bir reçete olduğunu söylüyor: Mekânsal planlama… Önümüzdeki dönemde kentin gelişimi adına oluşturulacak stratejilerin uzun vadeli düşünülerek doğru şekilde yönetilmesi ve kamuoyuna iyi anlatılması gerekiyor.
BEBKA’nın detaylı araştırmasına göre Bursa’da 190 bin kişinin istihdam edildiği OSB’ler dışında 8 bini aşkın işletme var ve bu işletmelerde yaklaşık 230 bin kişi istihdam ediliyor! OSB’ler dışında çalışan sayısı daha fazla. Mekânsal planlama işte bunun için şart. Bu işletmelerin çok büyük bölümü taşınmak ve doğru düzgün mekânlarda üretim ve ticaret yapmak istiyor. Sanayinin şehir içindeki payı binde 8… Bakın yüzde 1’den bile ne kadar uzak. Bu yanılsamanın sebebi, dağınık sanayi yapılaşması. Hem bu derli-toplu üretim modeline geçilir, hem de TEKNOSAB gibi yüksek teknoloji odaklı üretimi merkezine alan yapılar inşa edilmeye devam ederse şehir hem nefes alır, hem de ekonomik gelişimini tamamlama yoluna revan olur.