
Kentimiz Bursa’nın adının geçtiği yazılarımızda övündüğümüzü, gurur duyduğumuzu ve burada yaşamaktan mutlu olduğumuza vurgular yaparız.
Zaman zaman olumsuzluklar yaşansa da taraf olmamız gerektiğinde kentimizden yana hep olmuşuzdur.
Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2021 yılına dair açıkladığı rapor sonuçları, kentli olma hassasiyetimize ne yazık ki, gölge düşürmüştür.
Çünkü ortaya çıkan sonuçlar Bursa adına son derece üzücü olduğu kadar da düşündürücüdür.
Çok hassas dönemlerden geçtiğimiz şu günlerde adeta kahramanlık destanı yazan sağlık personelinin hasta yakınları tarafından şiddete maruz kaldığı olaylar da Bursa listenin birinci sırasında yel almaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı Beyaz Kod veri raporları karşısında şaşırmamak mümkün değil.
Şöyle ki, sağlık çalışanlarının karşılaştığı şiddet olaylarını bildirmeleri için hizmet veren “113” numaralı telefonu ve ya www.beyazkod.saglik.gov.tr adresine bilgi vermeleri istenmektedir.
Dolayısıyla şiddete maruz kalan sağlık görevlisinin güvenlik gücü desteği sağlanarak gerekli tedbirlerin alınıp olayların analizinin yapılması amacıyla Dünya Sağlık Örgütü’nce oluşturulmuş Beyaz Kod sistemine 2021 yılında Marmara Bölgesi’ndeki sağlıkçılar tarafından en çok Bursa çevresinden başvurulmasıdır kaygı verici olan.
Son bir yıl içinde şiddete uğrayan 517 sağlık görevlisinin Beyaz Kod çağrısını kullandığı kentimiz de potansiyel hale gelen tehlikeyi de gözler önüne sermiştir.
Sonuçları ne şekilde değerlendirdiklerini öğrenmek için görüştüğümüz Sağlık İl Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz şunları söyledi:
“Bu dönemde bu kadar mücadeleye rağmen bunların olması biz sağlıkçıları üzmektedir. Adeta güç gösterisi yaparcasına hastanın değil yakınlarından gördüğümüz şiddet karşısında adalet istiyoruz. Nitekim şiddete uğrayan sağlık görevlimizin ifadesinin alınması işlemi henüz bitmeden sanık salıveriliyor. Bu durumun sosyal medyaya düşüp de tepkiler artınca serbest bırakılan kişi tekrar gözaltına alınıp bu kez tutuklanıyor. Bu yaşananlar sağlık personelini olumsuz yönde etkiliyor. Sağlıkçılarda hata yapabilir. Sonuçta bunu şiddetle değil yetkili kurumlara bildirerek çözümlenebilir”
Görüldüğü gibi öfkesini kontrol edemeyip yaptığının yanına kar kaldığı duruma geldik.
Öyle ya televizyon kanallarındaki bazı dizilerde erkeklik gösterisi olarak elinde balta, kılıç, silah sanki insan avına çıkmış gibi şiddeti özendiren içerikte yayınlar toplumun ruh sağlığını bozmaktadır.
Sosyal medyada da durum farksız değil.
Üslendikleri sorumluluktan yoksun, temsil ettiği toplum bilincinin farkında olmayan siyasetçilere ne demeli?
Kavgada daha söylenmeyecek sözleri milyonlar önünde bir birlerine sarf ederek yurttaşa kötü örnek olanların hiç mi suçları yok?
Kanun çıkarıcılarının bu konuda yeni politikalar üretmelidir.
Sevgi dilinin, saygı dilinin geliştirilmesi gerekiyor.
Mutlu toplumlar oluşturulmalı.
Şiddeti toplumdan arındırmanın yöntemleri araştırılıp uygulamaya konulmalı.
Aksi halde gelecekte en önemli potansiyel sorunlarından biri olarak ahlaki çöküş karşımıza çıkacaktır.
Velhasıl, tüm uyarılara ve tedbirlere rağmen sağlıkçılarımıza şiddet uygulamayı marifet zanneden insanlıktan nasibini almamış yaratıkların çoğunlukta kentimizde olmasından utanç duyuyoruz.