USD/TRY ABD DOLARI / TL
Alış    Satış
EUR/TRY EURO / TL
Alış    Satış
GBP/TRY STERLİN / TL
Alış    Satış
GAU/TRY GR ALTIN / TL
Alış    Satış
03 Temmuz 2023 Pazartesi 16:12

Ekonomide Önemli Olan 'Orta Vade'ye Odaklanmak

Ekonomide Önemli Olan 'Orta Vade'ye Odaklanmak

Türkiye’de son dönemde Ortodoks-Heterodoks politika tartışması ve rasyonel zemine dönüş sıklıkla gündeme gelen konular arasında. Son yıllarda yüksek enflasyon sorunuyla karşı karşıya kalan ülkemizde uygulanan politikalar enflasyon sorununu çözümlemede ne kadar etkin? Seçim sonrası Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı görevlerine yapılan atamalar yeni bir yol haritasını doğal olarak gündeme getirecek. Peki, seçim öncesi uygulanan politikalar başarısız mı, seçim sonrası uygulanacak politikalarla neler hedefleniyor? Bu çerçevede Sn. Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı devir-teslim töreninde yapmış olduğu açıklamaya kulak vermek önemli: "Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır... Küresel zorlukların, jeopolitik gerginliklerin arttığı bir konjonktürde, kurumsal kalite ve kapasitemizi güçlendirerek makro finansal istikrarı önceliklendireceğiz."

Açıklamanın yalnızca kısa bir özetinin yer aldığı yukarıdaki cümlede yer alan ‘rasyonelite’ vurgusu, pek çok kesim tarafından aşağı yukarı benzer biçiminde yorumlandı. Fakat doğru anlaşılması gerekiyor. Rasyonalite=yüksek politika faizi beklentisi, 22 Haziran tarihindeki PPK toplantısı öncesi güçlü bir politika faizi artışı olarak yorumlandı. Bu toplantıda politika faizi, 27 ay sonra yüzde 15 seviyelerine yükseltilse de bazı kesimleri memnun etmedi. Peki, Türkiye seçim öncesi politikalardan vazgeçmedi mi, yoksa ‘cesur adım atamadı mı ?’

Seçim öncesi ‘irrasyonel (!)’ düşük faiz politikası, Türkiye’de yatırım artışına istenildiği düzeyde yol açmadı. Artan krediler de çoğunlukla TL’den kaçışı beraberinde getirdi. Diğer taraftan cari fazla beklentisi de daha yüksek cari açıkla son buldu. Fakat seçim sonrası ‘rasyonel (!)’ yüksek faiz politikası, işleri daha da içinden çıkılmaz hale sokabilir. Ekonomiye hassas bir denge nazarından bakmak gerekiyor. Hızlı atılacak adımlar, sorunları daha da büyütebilir. Hatta Türkiye’deki gibi enerji başta olmak üzere bazı hammadde ve ara mallarında dışa bağımlı, dolayısıyla kur artışı karşısında kırılgan olan bir ortamda oluşan maliyet baskısını ciddi faiz artışlarına giderek çözümlemek sadece bir iyimserlik olacaktır. Ayrıca artık dünyada enflasyona yeni bir bakış açısı var: Greedflation. Türkçe’ye çevirdiğimizde ‘enflasyon fırsatçılığı’ karşılığını buluyoruz. Kısaca maliyet artışları karşısında kâr marjlarını korumak veya fırsattan istifade daha da arttırmak isteyenlerin yol açtığı bir enflasyon. Elbette böyle bir ortamda orta vadedeki hedeflere daha fazla vurgu yapmak gerekir. Çünkü -Albert Einstein’a ithafen- kısa vadede yüksek kâra yönelik direnci kırmak, atomu parçalamaktan daha zor. Peki, tüketici fiyatlarının yıllık yüzde 1,9 olduğu İspanya bu sorunu çözmeyi nasıl başardı? Artan enerji maliyetlerini sınırlandırarak ve fahiş kira artışlarının önüne geçerek.

Genel olarak özetlenecek olunursa; Türkiye’nin önünde enflasyon başta olmak üzere pek çok ekonomik sorun/hedef duruyor. Genç nüfusa yönelik istihdam imkânlarının geliştirilmesi, cari açık probleminin çözümü, teknolojik odaklı üretim altyapısının kurulması, toplumun refah düzeyinin yükseltilmesi ve kurumsal kalite altyapısının güçlendirilmesi bu hedeflerden en önemlileri. Kısa vadede rasyonel politika adı altında atılacak hızlı adımlar, orta vadedeki hedeflerden uzaklaşılmasına ve Türkiye’nin yeniden küresel sıcak para fonlarına yüksek faiz sunan bir ekonomiye dönüşmesine yol açabilir. Kısaca, enflasyonun çözümü için kısa vadede ekonomi yönetimi tarafından daha dikkatli adımların atılacağı ve orta vadeli hedeflerin daha çok gözetileceği bir döneme girmiş olduk.  

Yazarın Diğer Yazıları