
Yeni normal, yeni ekonomi, yeni ülkeler, yeni dengeler, yeni süper güçler… Türkiye’nin gurur kaynağı projelerinden biri haline gelen Gökmen Uzay Havacılık ve Eğitim Merkezi’ndeki (GUHEM) geleneksel basın iftarına bu ifadelere vurgu yaparak başladı Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay…
Makro Projeler sunumu ile kentin kronikleşmiş sorunlarına parmak basarken ‘teknoloji’ odaklı çözümler ortaya koyan Başkan Burkay’ın “Kronik rahatsızlıklarımız, kronik zayıflıklarımızı ortadan kaldırmalıyız. Bunun için ortak akılla geleceğimizi inşa etmeliyiz” sözlerini hem Bursa, hem Türkiye için yorumlamak doğru olacaktır. Seçildiği 2013’ten bu yana yüksek ihracata dayalı büyüme modeli doğrultusunda 60’tan fazla makro projeyi hayata geçirdiklerini belirten Burkay, yeni ekonomi ekseninde bölgesel paktların ve korumacılık politikalarının yeniden devreye girdiğine dikkati çekiyor. Küresel ekonominin en büyük açmazlarının kaynağı da zaten bu değişimler oldu. Peki, ne yapmalı? İş dünyasının bugünkü yöneticileri, büyüklerinden gördüklerini ezbere uygulamaya devam ederek oyunda geriye mi düşmeli, yoksa yeni ekonomiye uyum sağlamak için doğru sanayi yatırımları ve teknolojiye odaklanarak geleceğe mi bakmalı? Aslında yanıt, sorunun içinde gizli. Yeni dünya düzeninde ezberlere yer yok, aksine ezberleri bozanlara yer var.
Gelelim Bursa özeline… Burkay’ın sunumunda paylaştığı veriler çarpıcı. İhracattaki payı yüzde 8,8 olan Bursa, 24 milyar dış ticaret hacmine sahip. “Daha ne kadar sanayi bölgesi kurulacak” çıkışı yapanların unuttuğu bir gerçeği de gözler önüne serdi. Bursa’da sanayi ve depolama alanlarının payı, binde 8! Yani yüzdelik dilime bile geçilememiş… Peki, Bursa’da sanayi ve benzeri binlerce yapıya ne demeli? Nasıl oluyor binde 8? Aslında çevremize daha derin bir gözle baksak Bursa’nın düzenli sanayi yapılanmasında olmadığını çok iyi anlayabiliriz.
Bugün gerçek anlamda altyapısı-üstyapısı ve ticaret hacmi ile OSB yapısında olan tamamlanmış tek bir OSB var! O da 1961 yılında kurulan Bursa Organize Sanayi Bölgesi! Tamamlandığında bu anlamda Bursa’nın 2. OSB’si olacak olan ise TEKNOSAB. Ya diğer 15’i? Diğer 15 bölgenin tamamı, nahiyelerdeki belde belediyelerinin alanlarında yanlış dönüşüm ile ortaya çıkmış ve dolayısıyla konutlarla iç içe olmak durumunda kalmış, önce ıslah ve sonra da OSB statüsü verilmiş. Yani burada iş, belde belediyelerine bırakılmış. Sadece onlar mı? Küçük Sanayi Sitesi, Yalova Yolu, Demir Yolu Altı, Çalı, Üçevler, Ankara Yolu Altı gibi birçok noktada düzensiz sanayileşme yapısı var. Hepsi de burnumuzun dibinde bir anlamda!
Bu arada Bursa’nın toplam yüzölçümü içindeki sanayi payı binde 8 dedik. Peki diğer kentlerde durum nasıl? İlk sırada yüzde 1,97 ile Kocaeli, yüzde 1,63 ile Ankara, yüzde 1,38 ile İstanbul ve yüzde 1,28 ile Gaziantep var. Ülkeler bazında Almanya’da bu oran yüzde 4,4, İtalya’da 2,1 ve OECD ülkelerinde yüzde 2,5 seviyesinde.
Bu çarpıcı verileri paylaşan BTSO Başkanı, ölçek ekonomisine geçişte mekânsal planlamanın bu yüzden çok önemli olduğunun altını çizdi. 62 yıl boyunca 2’nci OSB’sinin yapamayan Bursa için sırada 4. Sanayi Devrimi’nin üssü olabilecek potansiyele sahip olan TEKNOSAB var. 4 firmanın 3 vardiya çalıştığını, 27 firmanın da inşaatlara hızlıca başlamak üzere olduklarını öğrendik. Türkiye’nin en büyük GES (1,200 mW) projesine de ev sahipliği yapacak TEKNOSAB ile kilogram başı 4,5 dolar olan ihracatın 7-7,5 dolara çıkarılması hedefleniyor. 45 bin civarı istihdam öngörülüyor ve 180 bin kişilik de nüfus getireceği tahmin ediliyor. Peki, bu insan yükü nasıl kaldırılır? İşte burada mekânsal planlama devreye girecek ve uydu kentler, lojistik merkezleri ve akıllı şehircilik uygulamaları ile özendiğimiz Avrupa’daki sanayileşme standardını yakalamış olacağız. Dillerden düşmeyen ölçek ekonomisine geçiş, ancak bu şekilde başarılı olabilir. Bursa’da kent ve sanayi yapılaşmasının T şeklinde ve hep yollar dikkate alınarak gerçekleştiğini vurgulayan Burkay; trafik, hava kirliliği ve diğer çevre problemlerinin ana kaynağının da bu düzensiz, çarpık yapılaşmadan kaynaklandığını söyledi ve tam da bu noktada çok çarpıcı bir şey daha dile getirdi. Şehri boşaltmamız lazım! Şehrin her iki yakasına uydu kentler, lojistik merkezleri ve arıtma tesislerinin dâhil olduğu gerçek anlamda şehirleşme ve sanayileşmeye gidilmeli. 17 sanayi bölgesinde 190 bin, plansız yapılarda da 230 bin kişinin yaşadığı Bursa’nın içinde bulunduğu keşmekeşten kurtulması için çok iyi bir reçete…
Erdal Çatalkaya